Eskiden Üsküp ve Prizren’lilerin iyi bildiği Köylü, Şehirli ayırımı vardı. Bazı şehirliler kendilerini üstün görür, Arnavutum demez, Arnavut köylüleri küçümserdi. Aslında bu durum Civcivin çıktığı kabuğu beğenmeme hikayesidir.

Şehirde tuttukları servet ve yaşam tarzı onları değiştirmiş, kendilerini farklı ve üstün görmeye itmiştir. İşte bu şehirli ve köylü sınıf göçle birlikte Türkiye’ye geldi. İstanbul’a yerleşen Şehirliler iyi eğitim ve servetleriyle lüks semtlere, Köylüler ise Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Küçükçekmece ve Alibeyköy gibi gecekondu mahallesine yerleşti.

Varoşta yaşayan köylülere bu şehirli sınıfı pek yardımcı olmadı. Şehirliler Özal dönemi ile istanbula artan göç sonrası iş rantlarını kaybetti, bunun üzerine dernekler kurdular, vakıf kurdular bunlar üstünden toplumu domine etmek ve siyasi güce ulaşmaya çalıştılar. Fakat varoşlarda köylülerde dernekler kurup, yaşadıkları semtte birlik olmaya çalıştılar. Köylü dernekleri Arnavut kültür ve kimliğine daha çok tutundu.

Daha sonra bu şehirliler Rumeli adı altında kurdukları derneğin şubeleri ile birlikte köylü derneklerini bir federasyon altında toplamaya girişti. Bu yapılar sadece Arnavutların kurduğu derneklere nüfus ettiler, kandırdılar bünyelerine aldılar. Yaklaşık 20 yıldır da bu yapıyla devam ediyorlar. Çorba yoz bir Rumeli taverna kültürü icaat ettiler. Ama topluma bir şey veremediler. Çünkü amaçları toplumu kurtarmak değildi. Arnavut gençliği varoş mahallelerde işsizlik batağı ve suça itiliyor.

İlk kurucular partilere kapak attılar ve federasyondan ayrıldılar. 5 parti gezen Federasyon yöneticisi Rubasam başkanı milletvekili olamazsa ölene kadar burada ve federasyonda kalacak, Rutev vakfı ise tam bir kapalı kutu, aynı isimler 24 yıldır yönetiyor.
Bu yapıların CHP’de iki vekil ve AK Parti’de irtibatta olduğu kişiler var. Ayrıca MHP ve İYİP’te bağlantıda oldukları kişiler var. Bunlar bu partilerdeki irtibatlarını destekliyor. Bu kişilerde parti başkanlarına tüm balkanlılar arkamda imajı verip partide koltuklarını koruyorlar. Böylece kendi işleri için her türlü bağlantıları var.

Gelelim işin Arnavut tarafına. Bunlar şeherli olduğu için Arnavutuz demezler. Arnavut onların gözünde dağlı vahşi köylüdür. Bu dağlarda yaşayan köylüler, eskiden “beglerin” umurunda olmadığı gibi, varoşta yaşayan Arnavutta bunların umurunda değildir. Bunlar kaymak tabaka olarak kendi kervanlarını yürütme derdindeler. Bu sebeple Arnavutluk, Kosova ve Makedonya’da Arnavutlara yönelik etkinlik yapmazlar, Türkiye Arnavutları bunları ilgilendirmez. Erdoğan Saraç gibi Arnavut karşıtı bir eski yugoslavya komünistini ve Arnavut karşıtlarını destekliyorlar. Kosova’yı kınadılar, Arnavutluk Depremine destek olmadılar. Malesef asimile olan ve bunları yakından tanımayan hemşerilerimiz bunların etkinliğine katılmakta, bunların balkan insanına faydalı olacağını sanmaktadır. Halbuki bu yapılar yıllardan beri Arnavutları ilgilendiren hiç bir konuda aksiyon almadılar.

Bugün Bulgaristan ve Yunanistan Türkleri ayrı stk yapıları var, Boşnak ve Pomakların ayrı federasyonları var, fakat tek Arnavutlar ve kurdukları dernekler bu Rumeli adlı garabet yapıya esir durumdadır. Varoşlarda kurulan dernekler, kandırılıp federasyona katılmış durumda, fakat Federasyon dernekleri umursamıyor bile, kendi siyasi ikbali peşinde.

İşte bu vaziyette, bizim adımızı anmayan bu köhne, işlevsiz ve faşist yapılar bizim için yok hükmündedir. Bizim arsamıza yapılmış kaçak inşaattır. Bugüne kadar susttuk, düzelir sandık. Fakat iyice azan ve Arnavut karşıtlığından başka esamesi okunmayan bu yapılar İstanbul’da Arnavutların temsilcisi olamaz. Bize hiç bir alanda zerre faydası olmayan aksine zarar veren bu işgalci yapıları Arnavut toplumu yıkıp, kendi arsasından çıkarmak zorundadır.

Hasip Gültaş
Arnavut Haber