Soydaş Ayrımcılığı,

Akrabalarımız soydaş değilse, biz neyiz.

Yazar : Tarih : Okunma : Yorum Yap

Soydaş Ayrımcılığı

Merhaba,,

Bugün Soydaş kavramını beraber inceleyelim istedim. Hepimizin bildiği gibi Lozan Anlaşması ile ülkede Asli kurucu unsur ve azınlıklar tespit edilip karara bağlandı. Müslümanlar kurucu unsur kabul edildi. Gayrimüslimler azınlık kabul edildi ve kanun önünde farklı statüler verildi. Sadece Lozan’da değil Yunanistan ile olan mübadele anlaşmasındada aynı unsurlar var. Mesela 2. maddenin b bendi şöyle der; “Batı Trakya’nın Müslüman ahalisini kapsamayacaktır.” yani burada Yunanistan’daki Türk, Arnavut, Pomak tüm müslümanlar asli unsur kabul edilmiş ve mübadele edilmiştir.
Burada konumuz kurucu asli unsur olan müslümanlar. Türk, Kürt, Arnavut, Boşnak, Çerkez, Laz, Arap vs tüm Müslüman nüfus kurucu halk olarak kabul edildi. Devletin Resmi diline Türkçe, Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir denilerek bu kurucu asli unsur Etnik kimliğe değil Müslümanların tamamına dayandırıldı.
Bu noktaya kadar herşey gayet açık. Ülkemizin adı Türkiye Cumhuriyeti, Resmi dili Türkçe ve Milletin Adı sosyolojik kavrama dayandırılmış Türk Milleti. Bunda hepimiz hemfikirmiyiz?

Öyleyse Türkiye Cumhuriyetinin kurucu unsuru Müslümanlar ise ve tüm etnik gruplardan oluşan bu millete Türk deniyorsa. Bu kurucu halkın tamamının yurtdışındaki akrabası Soydaş olması gerekmez mi?
Bu iki soruya da evet diyorsanız. Doğru yoldasınız.
Fakat kazın ayağı öyle değil. Türkiye Cumhuriyeti bu kurucu asli unsur belli bir dönem sonra Etnik unsura çevirmiş. Yani kurucu unsuru kendisi ihlal etmiş. Nasıl mı? 1950 yılı ve sonrası Türkiye’ye göç edecekler için Türk Etnik kimliğine mesup olma şartı getirilmiş. Komünist rejim baskısına uğrayan Arnavut, Boşnak, Pomak’lar 600 yıl uğrunda atalarının savaştığı bayrağın dalgalandığı ülkeye, soydaşlarının asli kurucu olduğu ülkeye etnik kimlikleriyle gidemezlerdi. Mecburen hülleye başvurdular. Kendilerini Yugoslavya, Bulgaristan’da Nüfusta Türk yazdırıp göç yoluna koyuldular. İşin ilginç kısmı 2. Dünya Savaşı ile Avrupa ırkçılıktan kurtulurken Türkiye Cumhuriyeti kurucu unsurlarını inkar edip kendini etnik kimliğe dayandırdı. Günümüze kadar bu politika değişmedi. Yugoslavya dağıldıktan sonra da kurulan ülkeler ile iletişime geçilince Makedonya, Kosova, Sırbistan, Bosna’da Türk etnik kimliğine haiz olanlar soydaş kabul edildi. Onların sorunlarıyla ilgilenildi, onlara yardımlar yapıldı, Türk soylu olanlar Türkiye’de okuma hakkı elde etti vs vs. Uzun süreli ikamet teskeresi, bir nevi öbür boyu oturum izni sadece Yunanistan ve Bulgaristan vatandaşı Türk soylulara veriliyor. Diğer bölgeler kapsam dışı Türk soylu olsa bile. Yani Türkiye’de milyonlarca akrabası olan insanlar yabancı kabul edildi.
Şu anda Bosna Hersek’te yaşayan Boşnak’tan çok Türkiye’de Boşnak, Arnavutluk ve Kosova’da yaşayan Arnavut’tan çok Arnavut Türkiye’de yaşıyor. Bu ülkelere 50-100 bin Arnavut yada Boşnağın yaşadığı batı ülkelerinden ilgi, destek ve himaye gelirken Türkiye’nin derdi sadece Makedonya’daki 60 bin, Kosova’daki 15 bin Türk nüfus. Bu 2003 yılına kadar böyle devam etti. Ak Parti iktidarı döneminde değişen sadece diyanet ve belediyelerin devreye girmesi ve bölgedeki muhafazakar Arnavut, Boşnak, Pomak kesimlere destekte bulunması. Belli partiler ile iletişim kuruldu sadece bunların kanalı vasıtasıyla ilişkiler sürdürüldü.(Tika faliyetleri hariç)
Fakat toplumda ki beklenti bir türlü giderilemedi. Düşünün Bosna’da, Kosova’da yaşıyorsunuz ve Türkiye’de milyonlarca soydaşınızın olduğunu biliyorsunuz. Ama Türkiye sizi soydaş görmüyor. politikasını Makedon partileri ve Türk etnik partileri ile belirliyor. Siz ne yaparsınız. Pan slavist, Pan ortodoks faşizme karşı mücadele ederken ne yaparsınız? ABD ve AB ülkelerine yönelirsiniz. Onların verdiği destekle sorunlarınızı çözmeye çalışırsınız.Doğal olarak ta onların ajandasına göre hareket edersiniz. Şu anda sahada olan budur. ABD ve AB ye yanaşan Türkiye’den destek bulmayan Arnavutluk, Kosova ve Bosna Hersek siyaseti ve tabanın büyük kısmı yüzünü batıya dönmüştür. Arnavutluk 1997 banker krizinde, Bosna Savaş döneminde, Kosova savaş sırasında Türkiye’nin Kosova sırbistanın içişidir politikasıyla. Makedonya Arnavut’ları ise Türkiye’nin Makedonya’da Makedonlar ve TDP ile öncelikli ilişki kurması yüzünden kırgındır.
Bu sebeple Arnavut ve Boşnak nüfus Türkiye’den hızla uzaklaşmaktadır. Aslında kırgınlıkları sadece Türkiye’ye değildir Türkiye’deki milyonlarca Arnavut ve Boşnağa’da kırgınlık duyuyorlar. Bölgelerine yatırım yapan, istihdam sağlayan soydaş sayısı iki elin parmağını geçmez.
Ülke içinde ise daha 10 yıl öncesine kadar bir konser, yada miting te KKTC, Azerbaycan bayrağı açılınca kardeş bayrağı diye sevinilir. Arnavutluk ve Bosna bayrağı açılınca bölücülük yapmayın diye tepki verilirdi. Son yıllarda bu biraz azaldı. Türk dünyası kurultayları yapılırken Türk olduğu meçhul toplulukların bayrakları asılıyor davet ediliyorlar. Ama 600 yıl bu bayrak için kan vermiş ter akıtmış Arnavut, Boşnak, Çeçen, Çerkez ve Kürt bayrakları ve bu topluluklar malesef bu kurultaylara çağrılmıyor. Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarının akrabasını soydaş görmeyerek aynı zamanda kendinide yanlızlaştırıyor. Bugün Soydaş toplulukların Kafkaslar da yüzü Rusya’ya Balkanlar ve Ortadoğuda ABD ve AB’ye dönüktür.
Türkiye Cumhuriyeti kurucu iradesine uygun hareket etmeli. Türklük kavramını uygulamada etnik yerine sosyolojik kavrama oturtmalı. Türk dünyası toplantılarında ve yurt dışı faliyetler de kurucu unsurun tüm akrabası soydaş olarak kabul edilmeli ve bu çerçevede toplulukların tamamı himaye edilmelidir. Bu iç barışımıza da katkı sağlayacaktır. Milyonlarca yurtdışında soydaşı olan vatandaşta bundan memnun ve mutlu olacaktır. Ortadoğu ve balkanlarda SOYDAŞ’larımız ABD ve AB ülkeleri ile işbirliği yapmak zorunda kalmayacak, bu politika yurt dışında gücümüzü kat kat artıracaktır.
Selam ve saygılarımla,

Hasip Gültaş (hasipgultas@gmail.com)

İlk yorumu siz yazın