Balli Kombetar – Milli Cephe

Vatan uğruna adanmış hayatlar, Tarihi gerçeklerle Balli Kombetar’ın kısa tarihi.

Balli Kombetar – Milli Cephe
Yazar : Tarih : Okunma : Yorum Yap

Balli Kombetar – Milli Cephe
Vatan Arnavutluk için adanmış hayatlar

2.Dünya Savaşı sırasında kurulmuş “Doğal Arnavutluk” idealine hizmet etmiş siyasi-askeri bir oluşumdur. Kimdir bu Balli Kombëtar? Nasıl ortaya çıkmıştır? Neler yapmıştır? Son yüzyılda kısa Arnavutluk tarihi ile beraber Balli Kombetar dosyası Emir Çoşkun’un kaleminden Arnavut Haber’de

Balli Kombetar

Balkan harbi sonrası Arnavutluk bağımsızlığına kavuşmuştur. Ancak Yunan, Sırp, Karadağ devletleri Arnavutluk topraklarını kendi ülkelerinin bir parçası görmeye devam etmişlerdir. Sırplar ve Karadağlılar Kuzey Arnavutluk’u, Yunanlılar da Güney Arnavutluk’u istila etmişlerdir. Balkan harbi sonrası Londra Konferansı toplanmış, dönemin Büyük Güçleri olan Avusturya-Macaristan, Fransa, Britanya, Almanya, Rusya, Italya Balkanların sınırlarını belirlemişlerdir.

Osmanlı Devleti’nde Arnavutlar yaygın olarak İşkodra, Kosova, Manastır ve Yanya Vilayetleri’nde yaşıyorladı. Londra Konferansından sonra Kosova Vilayeti’nin nerdeyse tamamı ve Manastır Vilayeti’nin büyük bir kısmı Sırbistan’a, Yanya Vilayeti”nin yarısı Yunanistan’a, İşkodra Vilayeti’nden Ulqin, Tuz vs. Karadağ’a verildi. Bunun neticesinde Balkanlar’da yaşayan Arnavut nüfusunun %30-40’ı Arnavutluk sınırları dışında kaldı. 2.Balkan Harbi sonrası yapılan Bükreş Antlaşması’ndan sonra da Yunanistan, Yanya vilayetinden daha çok toprak aldı.



Arnavutluk bağımsızlığının ardından çok fazla iç siyaset çekişmlerine, İtalyan ve Fransız işgaline, darbelere sahne oldu. Osmanlı idaresinden sonra Bağımsız Arnavutluk’a Avusturya-Macaristan Prensi Vid atandı. Bunun neticesinde Orta Arnavutluk’da yaşayan Müslüman ahali ”Gavur Prens istemeyiz” diyerek ayaklandı. Güney Arnavutluk’da ise ayrlıkçı Yunan Kuzey Epirot örgütü silahlı eylemlere  başladı. Eski Osmanlı Paşası olan Esad Toptani ise bu karışıklıklardan faydalanarak iktidarı aldı. Arnavutluk dışında yaşayan Kosova, Makedonya, Çamerya Arnavutları ise Sırp ve Yunan devletlerinin asimilasyon, baskı politikalarına maruz kaldılar, göçe de zorlandılar.

Birinci Dünya Savaşı başladığında, Aralık 1914’te İtalyan ordusu Vlora’yı işgal etmiştir. Fakat 1915’te Avusturya-Macaristan bölgeyi işgal edince İtalyanlar geri çekildiler. Mayıs 1916’da 100.000 kişilik bir kuvvetle geri dönen İtalyanlar General Settimio Piacentini kumandasında 1916 yazında tüm güney Arnavutluk’u işgal ettiler. Bu arada Fransız ordusu Korça ve çevresini 29 Kasım 1916 tarihinde işgal etti. Üçlü İtilaf’ın onay vermesiyle harekete geçen Gjirokasta’daki İtalyan birlikleri ve Korça’daki Fransız birlikleri birleşerek Yunan azınlığın kontrolündeki Özerk Kuzey Epir Cumhuriyeti’ne girdiler. Fransızların kontrol altına aldıkları Korça’da hazırladığı protokol, Göriceli 14 temsilci ile Fransız Albay Descoins arasında 10 Kasım 1916 tarihinde imza altına alındı. Buna göre Fransız ordusu ile Arnavut lider Themistokli Gërmenji’nin himayesinde Özerk Görice Arnavut Cumhuriyeti kuruldu. Protokole katılan 14 temsilci hükümet kabinesi üyeleri oldu. Kasım 1918’de I. Dünya Savaşı sona erdiğinde neredeyse tüm Arnavutluk İtalya himayesine alınmıştı. Bu arada Fransızlar, Arnavutluk’un işgalinden vazgeçerek 10 Aralık 1918 tarihinde resmen Özerk Görice Arnavut Cumhuriyeti’ne son verdiler. Bundan sonra 1920 yazına gelindiğinde İtalya hükümetinin finansmanıyla işgal edilen bölgelere 546 km yol, 110 km demiryolu, 3000 km telgraf hattı, 9 teleferik, birkaç hastane ve modern yönetim binaları inşa edilmişti. Savaş sonrasında Aralık 1918’de Durres’ta toplanan Arnavutluk Millet Meclisi tarafından belirlenen bir temsil heyeti Paris Konferansı’nda Arnavutların haklarının korunması amacıyla Paris’e gönderildi. Fakat konferans temsil heyetini resmi olarak kabul etmedi. Temsil heyeti Arnavutluk’u bir arada tutmak ve toprak kaybetmemek için bir İtalyan prensinin yönetimine bile razıydı. Fakat Ocak 1920’de konferansa katılanlardan arabuluculuk yapan Fransa, Britanya, İtalya ve Yunanistan; Arnavutluk’un bölünmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna göre herhangi bir Yugoslavya-İtalya çatışmasını önlemek maksadıyla tedbir olarak alınan karara göre Arnavutluk; Yugoslavya, İtalya ve Yunanistan arasında bölünecekti. Hatta diğer bir arabulucu Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Arnavutluk temsilcilerinin yokluğunda, bu anlaşmaya ek olarak Vlora’nın ve güney ve orta Arnavutluk’ta birtakım bölgelerin İtalya’ya bırakılması kararlaştırıldı. Bu anlaşmalar Arnavut halkı arasında İtalyanlara karşı tepkiye sebep oldu. Mayıs 1920’de İtalyanlar bazı önemli şehirlerden  çekilmek zorunda kaldılar. 4 Haziran 1920 ile 3 Eylül 1920 arasında ise Vlora Savaşı cereyan etti. Bu savaş İtalyan birlikleri ile Arnavut milliyetçiler arasında 3 ay sürdü. Bu savaşı 4000 savaşçı ile idare eden Arnavutlar 20.000 askerden fazla sayıdaki İtalyanlara karşı üstünlük sağladı ve savaşı kazandı. Ancak her iki tarafta yaklaşık 3000’er kayıp verdi. Savaş sonunda İtalya ile Arnavutluk hükümeti arasında bir barış antlaşması imzalandı.

1924-1925 ‘de Sırpların yardımı ile Arnavutluk Devlet Başkanı olan Ahmet Zogu,1928 yılında anayasayı değiştirerek kendi Arnavutluk Kralı ilan eder. A.Zogu iktisadi, askeri, kültürel alanlarda birçok reformlar gerçekleştirdi. Ayrıca daha Kral olmadan önce İtalya ile ilişkileri güçlendirdi. İtalyanlar tekrar Arnavutluk altyapısına ve ekonomisine büyük yatırımlar yapmaya başlamışlardı. İtalyan Faşist rejimi Arnavutluk’a siyasi ve ekonomik olarak nüfuz etti. 1926 ve 1927’deki Tiran Antlaşmaları’nın imzalanmasından sonra İtalya Arnavutluk’un fiili koruyucusu oldu. Arnavutluk’un ekonomisi 1931’de bu yana İtalya tarafından verilen kredilere bağımlı hale geldi. 1925’de Italyanlar Arnavutluk Merkezi Bankasını kurdu. Ayrıca İtalyanlar Arnavutluk’a yollar, köprüler de yapıyorlardı. Başkent Tiran’ın merkezi de İtalya’daki Benito Mussolini döneminin tanınmış mimarları Florestano Di Fausto ve Armando Brasini tarafından tasarlandı.

Tekrardan İtalya işgali

Italya’nın Arnavutluk’a kolonisi gibi davranmasından rahatsız olan A.Zogu 1931’de Yugoslavya ve Yunanistan ile anlaşmalar imzalamaya başladı. 1939’da Hitler’in hiçbir uyarı yapmadan Çekoslovakya’yı işgali etmesinden esinlenen Mussolini ,aynı yıl Arnavutluk’u işgal etti. İşgalden sonra Italya himayesinde Arnavutluk Krallığı kuruldu. İtalyanlar 3. Victor Emanuel’i Arnavutluk kralı ve Zogu’nun eski kayınpederi ve siyasi düşmanı olan Shefqet Vërlaci’yi Arnavutluk Başbakanı olarak atadılar

İtalya himayesinde kurulan Arnavutluk Krallığı’nda Balkan harbi ve Londra konferansında kaybedilen Kosova’nın büyük bir kısmı,Batı Makedonya ve Karadağ’ın Ulqin ,Tuz gibi şehirleri de yer alıyordu.

3. Viktor Emanuel

Tetova(Kalkandelen),Priştine, Prizren, Gostivar, Struga, Ulqin, Ferizaj, Kaçanik artık Sırp-Yugoslav himayesinden çıkıp Tiran, Arnavutluk’un himayesi altına girmişti. Okullar Arnavutça eğitim veriyor, sokaklarda Italyan ve Arnavut askerleri devriye geziyordu. ,Karadağ ve Batı Makedonya’da yaşayan Arnavutlar, Arnavutluk ile birleşmekten son derece memnundu. Ancak İtalyan askerlerinin küstahlıklarından ve yerel halka davranışlarından rahatsızlardı. Üsküp, Kumanova, Gilan, Preşova gibi Arnavut nüfusun yoğun olduğu şehirler Bulgar işgali altındaydı. bu bölgelerde Arnavut köylerini basıyor, gençlerini zorla askere alıyor ve katliamlar yapıyorlardı. Bulgarlar müttefiği olduğu için, İtalya duruma sessiz kalıyorlardı. Bulgarlar daha da ileri giderek Arnavutluk’un elinde bulunan Batı Makedonya’yı da isteyeceklerdi. 1941’de Bulgar Faşist Başkanı Bogdan Filov ve Bulgaristan Dışişleri Bakanı Ivan Popov’dan oluşan kıdemli bir Bulgar heyeti Roma’yı ziyaret etti. Batı Makedonya’nın BG’a verilmesini talep ettiler. 1942’de ise Italya ve Bulgaristan bu hususta anlaştılar.

İtalyan işgalinin daha başında Ali Kelcyra, Abaz Ermenji ve Ali Sami Yen’in kuzeni Mithat Fraşeri gibi milliyetçi Arnavutlar hem Etnik Arnavutluk’un korunması için hem de ıtalyan işgaline karşı aktivitelerde bulunmaya başladılar.


Balli Kombetar’ın kuruluşu ve kronolojisi

1941’de Mithat Bey Fraşeri Balli Kombëtar (Milli Cephe) progromanı açıkladı. Tüm milliyetçi Arnavutların Faşist İtalyanlara, Bulgarlara ve Yugoslav Partizanlara karşı Arnavutluk’u korumak için tek bir çatı altında toplanması gerektiğini söylüyordu. Kasım 1942’de de Balli Kombetar (Milli Cepheİtalyan) hareketini resmi olarak kurdular. Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Karadağ ve Çamerya’dan binlerce insan bu harekete gönüllü olarak katılmaya başladı.Hareketin sloganı “Shqipëria Shqiptarëve, Vdekje Tradhëtarëve” meali ”Arnavutluk Arnavutlarındır, Hainlere ölüm” dü. İtalya işgaline karşı millyetçi Ballist Arnavutlar ve Komünist Partizan Arnavutlar aynı safta savaşıyorlardı. Ancak siyasi bir birlik kuramamışlardı ve Arnavut Partizanların Yugoslav Partizanlar ile yakınlığı Ballistleri oldukça rahatsız ediyordu. Italya Ballistlerin ve Partizanlar’ın ortak düşmanıydı. Yugoslavlar ise Partizanların dostu Ballistlerin düşmanıydı.

Yugoslav Partizanlar Kosova ve Makedonya’nın Arnavutluk toprağı değil,savaştan sonra kurulacak olan yeni Yugoslavya’nın toprağı olmasını istiyorlardı.Arnavutluk Partizanları ise Arnavutluk’a mı ,yoksa Yugoslavya’ya mı bağlanacığını Kosova ve Makedonya’nın halk referandumu ile karar verilmesinden yanaydılar.Ballistler ise her iki bölgenin kırmızı çizgileri olduklarını belirtiyorlardı. 2 Ağustos 1943’de Arnavutluk’un Mukja köyünde Partizanlar ve Ballistler arasında birleşme için görüşmeler başlar. Ancak hiçbir sonuç alınamaz. Karadağlı Yugoslav Partizan Svetozar Vukmanoviç, Enver Hoxha’yı kullanarak görüşmeleri sabote eder ,anlaşma ve birlik sağlanamaz.


Birkaç ay sonra Gostivar’ın geri alınması için yapılan bir operasyon Arnavut Partizanların Yugoslav bayrağı açması bardağı taşıran son damla olur. Ballist Komutan Xhem(Cem) Hasa,Enver Hoxha’nın Partizanlarını Gostivar’a sokmaz,Kavgalar başlar. Xhem(Xhemail) Hasa,Gostivar’ın Simnica köyünde doğmuştur. Fakir çiftçi bir aileden gelmektedir. Daha çocukluk yıllarında Sırp-Yugoslav devletinin Arnavutlara yönelik uyguladığı baskı politikalarına şahit olmuştur. Gençken Gostivar’da Sırp jandarma komutanını öldürerek 1936’da Arnavutluk,Elbasan’a kaçmıştır. 2.Dünya Savaşı başladığında memleketine geri dönerek İtalyanlara ve Yugoslav Partizanlara karşı silahlanıp Ballistlere katılan Xhem cephelerde büyük kahramanlıklar sergilemiş,İtalyanlara ve Yugoslav Partizanlara karşı sayısız savaş ve saldırıya komutanlık etmiştir. 1945’de Yugoslav Partizanlarca pusuya düşürülerek öldürülmüştür. Kırçovalı Mefail Shehu’da tanınmış Ballist komutanlardandır. Tetova,Gostivar,Kırçova,Debre dağlarında ilk başta İtalyanlara ve sonra da Yugoslav Partizanlara göz açtırmamıştır. 1945’de  aynı şekilde Yugoslav Partizanlar tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştür.Bu cinayetlerde Enver Hoxha ve Mehmet Shehu’nun da parmağı vardır.



Enver Hoxha ve Partizanlarından hayır gelmeyeceğini anlayan Balli Kombëtar liderleri ve diğer milliyetçi Arnavut aydınlar Bedri Pejani (İpekli) önderliğinde ,Eylül 1943’de 2.Prizren kongresi çatısı altında toplanır. Prizren, İpek, Plava Rožaje, Novi Pazarin, Priştine, Mitrovica, Üsküp, Tetova, Gostivar, Dibre, Ulqin vs’den 42 delege toplanır. Etnik Arnavutluk sınırları ile birlikte Türk ve Boşnak azınlıkların korunması ,Yugoslav ve  Arnavut Komunist Partizanlara, Bulgarlara ve Çetnik Sırplara karşı işbirliği kararları alınır. Artık İtalya saf dışı kalmış, askerleri çekilmiştir. Arnavutluk ve Yugoslavya Nazi Almanların kontrolündedir. Yugoslav Partizanların topraklarını alma emellerine ve Enver Hoxha’nın Arnavut Partizanlarının ihanetine karşı Balli Kombëtar Naziler ile işbirliğine gidecektir. Naziler Arnavutluk’da Balli Kombëtar’ı iktidara taşırlar.Naziler Kosova ve Batı Makedonya’nın Arnavutluk toprakları olarak kalacağının da garantisini verirler. Bedri Pejani, İbrahim Biçaku, Cafo Beg Ulqini, Xhafer Deva önderliğinde ilk Balli kombëtar hükümeti kurulur. İtalyanların aksine Almanlar Arnavutluk’un iç işlerine pek karışmıyor, Arnavutluk’u Yunanistan seferi için bir ikmal yolu, köprü olarak kullanıyorlardı. Kosova ve Makedonya’da da yerel Arnavut halk ve Alman askerleri arasında hiçbir sorun yaşanmıyordu.

İtalya,Yugoslav ve Bulgar zulümlerinden bıkan insanlara denize düşen yılana sarılır misali Nazi Almanlar kurtarıcı gibi gelmişti Bedri Pejani aracılıği ile SS Skanderbeg tümeni ve Gajur Derralla aracılığı Luboten birliği kuruldu. 6000 civarında gönüllü Arnavut SS Skandarbeg Dağ tümenine, 300 Arnavut SS Hançer Dağ tümenine, 1500 de Luboten birliğine katıldı.Ancak bu kurulan askeri tümen ve birlikler Naziler açısından pek faydalı olmadı çoğu asker firar edip ya Ballist ya da Partizan saflarına geri döndüler



Çaresiz kalan Ballistler büyük bir kumar oynamıştı. Enver Hoxha’nın Partizanları, Ballistlerin düşmanı Tito ve Yugoslav Partizanlardan ve Ingiliz gizli servisinden destek alıyordu. ABD ise sadece Monarşist Legalistleri destekliyordu. Naziler ile beraber Ballistler de savaşı kaybetti. Enver Hoxha ve Tito anlaşarak Batı Makedonya, Kosova ve Güney Karadağ Yugoslvaya’ya verdi. Makedonya ve Kosova’daki Ballistler ya öldürülmeye ya hapse atılmaya da Türkiye veya Arnavutluk’a kaçmaya başladılar. 1944’de Almanların çekilmeye başlaması ve Ballistlerin yenilmesi ile kaçamayan birçok Ballist, hayatlarını kurtarmak için Partizan saflarına geçti. Birçok Kosovalı ve Makedonya Arnavut genci de zorla köylerden alınıp Partizan yapılıyordu. Kosovalı ve birçoğu eski Ballistlerden oluşan bir Partizan taburu da Karadağ’ın Tivar şehrine gönderildi. Bu taburdan 1500-200 civarı Arnavut Yugoslavlarca çeşitli yöntemlerle öldürüldü. Tarihe Tivar, Bar katiamı olarak geçer.

Kosova ve Makedonya’yı Tito’nun Yugoslav Partizanlarına kaptıran Ballistler ,Arnavutluk’da  Enver Hoca ve Partizanları ile iç savaştadır.Tito Enver Hoca’ya Ballistlere karşı yardım eder. Enver Hoca ve Mehmet Shehu binlerce Ballisti öldürerek Arnavutluk’u da Ballistler’den temizler. Ali Kelcyra, Mithat Fraşeri gibi Ballist liderler ise ABD ,Avustralya ve Avrupa’ya kaçarlar. Kosova ve Makedonya’da bu sefer Ballistlerin ve Nazi işbirlikçilerinin ailelerine baskı, hapis, işkenceler başlar. Bu insanların büyük kısmı 1950’lerde Yugoslavya-Türkiye arasında yapılan göç anlaşmasından yararlanarak Türkiye’ye göç ederler.Aynı şekilde Çamerya’da yaşayan Arnavutlar’da Ballistlere destek vermişlerdir ve savaştan sonra  Çameryalı binlerce sivil Arnavut Yunan Cuntacılar tarafından sistematik katliama uğramıştır. Enver Hoca döneminde komünist Arnavutluk sinemasında Ballistler Nazilere köpeklik yapan, Köyleri yağmalayan hırsız cahil takımı olarak gösterildi. Komünizm döneminde yazan resmi tarih de Ballistleri Hain olarak yazdı. Halbuki Balli Kombetar’ın kurucuları Mithat Fraşeri gibi Osmanlı döneminde yaşamış Arnavut Milliyetçiliğinin elit fikir önderlerinden oluşuyordu.Naziler ile çok sevdiklerinden veya ideolojik bağlardan(zaten ideolojik bağ yoktu) değil bunca düşman ve dönemin şartlarından dolayı mecbur kaldıkları için işbirliğine gittiler.Yukarıda bahsettiğim gibi siyasi bir kumar oynadılar ve bu kumarı kaybettiler.




Yazar; Emir Coşkun Krasniqi

Admin (info@arnavuthaber.com)

www.arnavuthaber.com Türkiye Arnavutlarına Yönelik Bağımsız İmece İnternet Yayınıdır

İlk yorumu siz yazın