Makedonya’nın Sela’sı Okunmadan!

Faşizm çamurundan kurtulabilmenin tek yolu

Makedonya’nın Sela’sı Okunmadan!
Yazar : Tarih : Okunma : Yorum Yap

Makedonya’nın Sela’sı Okunmadan!

A. Sencer Gözübenli

Otoriter iktidarların hemen hemen tamamının temel amacı, halkı panik içinde tutmaktır. Böylece halk, emniyetli bir yere doğru güdülmeyi iktidardan gürültülü bir şekilde talep eder. Bunun için halkın sonu gelmeyen gulyabanilerle tehdit edilmesi gerekir. Toplumsal hafızası gulyabanilerle dolu Balkanlar coğrafyası bu tehditlere aşina. Etnik dengelerin pamuk ipliğine bağlı olduğu Makedonya’da ise bu tehditler artık günlük hayatın bir parçası.

Irkçılıktan aldığı güçle gücüne güç katarak gittikçe devletleşen, geçtiğimiz 11 yıl boyunca ülkenin mutlak muktediri olmak için ülkeyi iç savaşın eşiğine getiren partinin ve parti rejiminin lideri Gruevski’nin Mart ayı sonunda Kanal 5’te yaptığı açıklamayı hatırlar mısın? Ülkedeki pamuk ipliğine bağlı etnik dengeleri sarsmaya yönelik Mayıs 2015’te Kumanova’da yaşanan çatışmaların acısı hafızalarda daha tazeyken şöyle diyordu dönemin başbakanı: “Eğer şimdi süren görüşmeler (SDSM-DUİ) sonucunda hükümet kurulursa bu Makedonya’nın sonu olabilir.” Ve ekliyordu gülerek “VMRO-DPMNE meclis çoğunluğuna sahip olmadığı zaman, sadece halk ülkeyi savunabilir.” Bununla yetinmeyen Gruevski, bu açıklamasından tam 2 hafta sonra bu defa da Meclis Başkanı seçimleri konusunda yaptığı açıklamada: “SDSM Meclis Başkanı seçimini yaparsa bu hem ülkedeki demokratik sistemin hem de istikrarın tehlikeye girmesi anlamına gelecektir. Bu konuda kendilerini uyarıyorum, öyle bir harekete cevabımız son derece sert olacaktır.” diye buyurdular. Bu sözler üzerine harekete geçen “gulyabaniler” Talat Caferi’nin Meclis Başkanı seçilmesi üzerine tekrar sahneye çıktılar. Makedonya tarihine kara bir leke olarak geçen, muhalif milletvekillerinin yaralandığı 27 Nisan tarihindeki devlet destekli organize terör eyleminin azmettiricisini boşuna aramaya gerek yok. Ancak bu azmettiricinin bize anlatmak istediği bir şey daha var: İktidarımı paylaşmayın. Beni denetlemeye çalışmayın. Öldürürüm. Hadi olmadı mekanınızı basarım, bastırırım. Hatta bunu tek başıma değil kuyruğuma takılan “sizden birileriyle” de yaparım.

Bu “sizden biriler” meselesi hayli can alıcı bir nokta. Hak talebi olan nüfusu az bir etnik topluluğu temsil etme iddiasındaki siyasi oluşumların Etno-Faşist bir partinin kuyruğuna takılarak siyasi alandaki yetersizliklerini kuyruktan görebildikleri kadar şovenlikle bastırmaya çalışmaları, temsil ettiklerini iddia ettikleri etnik kimliğin makro düzlemdeki inter-etnik ilişkilerini tehlikeye atıyor. Yıllarca “Arnavutlar din kardeşimiz” mottosuyla din ortak paydasını oy toplama aracı haline getiren şoven VMRO-DPMNE rejimine eklemli Türk siyasi partilerin temsilcileri ile bazı destekçilerinin, Arnavut kardeşleri Ziadin Sela Meclisi basan vandallar tarafından öldü diyerek bırakılırken attıkları zafer çığlıkları hâlâ kulaklarımızda.

VMRO-DPMNE rejiminin dillere destan “ülkeyi savunma aşkı”na tekabül eden sözde istikrar, rejimin ana payandası. Rejim 11 yıl boyunca ülkeyi savunma üzerine kurulu sınırsız, fütursuz ve köhnemiş bir ırkçılık üzerinde yükseldi ve zorbalıkla “etnik kimlikten bağımsız” zorlayıcı bir toplum yarattı. Bu zorbalığın ve zorlayıcı toplumun bir tek panzehiri var ve bu kahrolası Faşizm çamurundan kurtulabilmenin tek yolu da o. Empati! Türkçesi ile “Duygudaşlık”! Vatandaşlıktan, dindaşlıktan öte bir şey bu. Makedonya’nın Sela’sını okumaya çalışanlara inat biraz duygudaşlık.

HaberMakedonya.Net

 

Admin (info@arnavuthaber.com)

www.arnavuthaber.com Türkiye Arnavutlarına Yönelik Bağımsız İmece İnternet Yayınıdır

İlk yorumu siz yazın