VUÇİÇ REJİMİ ÇIKMAZDA

Vuçiç Rejimi Çıkmazda: Novi Sad Faciası, Toplumsal Patlama ve Kosova’ya Savaş Riski

I. Novi Sad Felaketi ve Artan Protestolar

Sırbistan’da Aleksandar Vuçiç yönetimi, yıllardır medya sansürü, yargı bağımsızlığının yok edilmesi ve muhalefetin bastırılmasıyla anılıyordu. Ancak Novi Sad tren istasyonunda yaşanan faciayla birlikte toplumsal huzursuzluk açık isyana dönüştü. İhmal sonucu yaşandığı iddia edilen bu olayda, çok sayıda sivilin ölmesi, kamuoyunu derinden sarstı.

Vuçiç hükümeti öncelikle alt düzey yöneticileri görevden alarak tepkileri dindirmeye çalıştı. Ardından Ulaştırma Bakanı görevden alındı. Ancak protestoların büyümesiyle kabine değişikliğine gidildi. Buna rağmen halk tepkisi dinmedi. Zira bu adımlar, sorumluluğun üst düzeye taşınmaması ve gerçek bir hesaplaşmanın yaşanmaması nedeniyle “kozmetik değişiklikler” olarak algılandı.


II. Vuçiç’in Siyasi Çıkmazı: Savaşa Giden Yol mu?

Vuçiç’in mevcut durumda geri adım atması neredeyse imkânsız. Görevi bırakması hâlinde yolsuzluk, yasa dışı fon kullanımı, muhalefete baskı, medyaya müdahale ve yargı bağımsızlığının yok edilmesi gibi suçlardan yargılanması ihtimali yüksek. Dolayısıyla iktidarda kalmak, onun için sadece bir siyasi mesele değil, aynı zamanda kişisel özgürlüğünü koruma savaşı.

Bu noktada rejimin, sıkıyönetim ilanına zemin hazırlamak amacıyla dış politika krizleri üretmesi ihtimali endişe verici boyutlara ulaştı. Kosova, bu hedef için “uygun düşman” olarak görülüyor. Özellikle kuzey Kosova’daki Sırp nüfusun haklarını savunma bahanesiyle bir askeri müdahale, iç politikada milliyetçi desteği konsolide etmek için kullanılabilir. Bu taktik, geçmişte Slobodan Milošević döneminde de sıkça kullanılmıştı.


III. Müzik Endüstrisi Üzerinden Toplumsal Manipülasyon

Daha da dikkat çekici olan, son dönemde popüler bazı Sırp müzisyenlerin çıkardığı ırkçı içerikli şarkılardır. Jelena Kostov ve Aleksandar Dulic gibi isimlerin parçaları, açık biçimde Arnavutlara, Boşnaklara ve Hırvatlara karşı nefret söylemi içermektedir.

Bu şarkıların sözleri; “toprağımızı savunma”, “hainleri temizleme”, “eski şanlı günlere dönüş” gibi militarist ve etnik temizlik çağrışımları yaparken, görsel kliplerde ise askerî üniformalar, Sırp bayrakları, Ortodoks semboller ve “Kosova bizimdir” temaları yer almaktadır. Devlete bağlı medya organlarının bu içerikleri yaygınlaştırması, bunun sadece sanatsal bir ifade olmadığını, organize bir propaganda çabasının parçası olduğunu düşündürmektedir.


IV. Kosova’ya Saldırı İhtimali Ne Kadar Gerçekçi?

Kosova’nın kuzeyinde yaşanan gerilimler — örneğin Sırp azınlıkla Kosova polisi arasındaki çatışmalar, belediyelere yönelik saldırılar, silah sevkiyatı iddiaları — Belgrad’ın bir müdahale için zemin hazırladığını düşündürüyor. Ayrıca Sırbistan ordusunun bu bölgede tatbikatlar yapması ve sınır hattına yığınak yapması da olası bir askeri hareketin habercisi olabilir.

Ancak NATO’ya bağlı KFOR birliklerinin bölgede konuşlu olması, Sırbistan’ın doğrudan saldırı girişimine karşı büyük bir caydırıcı etken oluşturuyor. Dolayısıyla Belgrad doğrudan bir işgal yerine, hibrit savaş yöntemleri (provokasyonlar, vekil gruplar, bilgi kirliliği) yoluyla Kosova’yı istikrarsızlaştırmayı tercih edebilir.


V. Uluslararası Tepki ve Balkanlar’da Yeni Bir Kriz Riski

Avrupa Birliği ve ABD, son dönemde Sırbistan’a yönelik eleştirilerini artırsa da somut yaptırımlar hâlâ gündeme gelmiş değil. Ancak Batı’nın bu pasif tutumu, Vuçiç’in cesaretini artırabilir. Balkanlar’da yeni bir etnik çatışma dönemine girilmesi, hem Bosna-Hersek hem de Karadağ gibi çok etnili ülkeler açısından büyük bir istikrarsızlık riski doğuracaktır.


VI. Sonuç: Sırp Faşizmi Geri mi Dönüyor?

Aleksandar Vuçiç’in liderliğindeki rejim, demokratik muhalefeti bastırmak için ulusal kriz üretme ve toplumu militarize etme yolunu seçmiş görünüyor. Popüler kültür üzerinden işlenen nefret söylemleri, Kosova geriliminin körüklenmesi, ve Novi Sad’daki toplumsal öfkenin milliyetçi yönlere kanalize edilmesi; Sırbistan’ın yeniden etnik temelli çatışmalar sarmalına girebileceğini gösteriyor.

Eğer uluslararası toplum bu süreci görmezden gelirse, Balkanlar yeni bir savaş tehdidiyle karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız basının ve uluslararası izleme mekanizmalarının süreci dikkatle takip etmesi, barışın korunması açısından hayati önemdedir.

Bağımsız Siyasi Analiz
Tarih: Temmuz 2025
Hazırlayan: ©️ARNAVUTHABER

  • Admin

    www.arnavuthaber.com Türkiye Arnavutlarına Yönelik Bağımsız İmece İnternet Yayınıdır

    İlgili Haberler

    Karadağ’da Şüpheli Olaylar

    Karadağ’da Gerginlik Dinmiyor: Podgorica’da “Türkler Dışarı” Sloganları, Polis Teyakkuzda

    Devamını Oku

    VUÇİÇ TÜRKİYE’NİN KOSOVA’YA DESTEĞİNE KÖPÜRDÜ

    Baykar’ın Kosova’ya binlerce dron teslimatı, Vuçiç’i delirtti.

    Devamını Oku

    Verified by MonsterInsights