OSMANLI DEVLETI’NDE İLK ARNAVUT SADRAZAM: OTRANTO FATİHİ GEDİK AHMED PAŞA

Müfid Yüksel yazdı; Otranto Fatihi Gedik Ahmed Paşa

OSMANLI DEVLETI’NDE İLK ARNAVUT SADRAZAM: OTRANTO FATİHİ GEDİK AHMED PAŞA
Yazar : Tarih : Okunma : 2 Yorum

Yazar: MÜFİD YÜKSEL

Osmanlı’da yıllarca süren İskender Bey meselesinin izalesinin akabinde,  Arnavutlardan birçok devlet adamları, sadrazamlar  yükselir. Bu anlamda Osmanlı’da ilk Arnavut Sadrazam Avlonyalı (Vlore) Otranto Fatihi de olan Gedik Ahmed Paşadır. Bektâşî tarikatına mensup olan  Gedik Ahmed Paşa, Yeniçerilikten yetişmedir. Fatih devrinin başlarında savaşlarda bir çok yararlığı görülür. Sinop ve Koyulhisar seferlerine katılır. İlk kahramanlıkları burada müşahade edilir. Ani bir baskınla, Akkoyunlu Uzun Hasan’ın komutanı Hurşit Bey’i ve ordusunu mağlup ederek buraların zabtedilmesini temin eder. Daha sonra Alaiye ve Karaman seferlerine katılır. Silifke ve Alaiye’nin zabtedilmesini sağladı. Akkoyunlu ordusu ile de savaşan Gedik Ahmed Paşa 878/1473’teki Akkoyunlu Uzun Hasan’ın ordusu ile vukubulan Otlukbeli savaşına da iştirak eder. Gedik Ahmed Pşa aynı yıl sadr-ı esbak Hırvat Mahmud Paşa’nın azli akabinde sadâret mevkiine getirilerek mühr-i hümayunu almıştır. Gedik Ahmed Paşa sadrazamlığı döneminde de bir çok başarı ve muvaffakiyete imza atar. Dört sene bu makamda kalır. Gedik Ahmed Paşa 880/1475 tarihinde Kırım seferine memur edilir. Burada Cenevizlilerin elinde bulunan Kefe, Azak ve Menkup kalelerini zabteder. Hatta Cenevizlilerle işbirliği yapan Kırım Giray hanını  Menkup’te esir ederek İstanbul’a getirir.[1] Kırım Fatihi ünvanını alır. Gedik Ahmed Paşa daha sonra İşkodra’nın zabtı meselesinde zorluklar olduğunu ve zabtedilemeyeceğini padişaha bizzat söylediğinde padişahın gazabını celbeder ve veziriazamlıktan azledilerek Rumelihisarı’na hapsedilir. Fatih 882/1477 senesinde İşkodra seferine bizzat gider. Ancak sefer sırasında yolların kötü olması hasebiyle bitab düşüp sıkıntıya maruz kalır. Bunun üzerine Sultan Mehmed” İşe yarar bir vezirim olsa idi bu metâibi çekmezdim” demiş. O sırada miralem olan Hersekzâde Ahmed Paşa “ Eğer Gedik Ahmed Paşa kulunuz rikâb-ı Hümayununuzda olsaydı bu zahmetler çekilmezdi” der. Bunun üzerine Gedik Ahmed Paşa’nın geçmişteki büyük hizmetlerini de derhatır eden Sultan II. Mehmed Gedik Ahmed Paşa’ya iade-i itibarda bulunarak, Selanik sancağını ona tevcih edip Arnavutluk ıslahatına memur eder.


Tekrar hemen işe koyulan Gedik Ahmed Paşa, güçlü bir donanma hazırlayarak Ayamavra ve Kafelonyayı zabtederek, Vlore (Avlonya) yı da deniz üssü haline koyar. 884/1479 Tarihinde Avlonya’yı deniz üssü haline getiren Gedik Ahmed Paşa buradan İtalya-Venedik kıyılarına çıkmak ister. Bu tarihte Padişah’ın izniyle Avlonya’dan donanma ile denize açılan Paşa Otranto (Tarant) sahillerine asker çıkarır. Buradaki kaleyi şiddetli ve uzun bir muhasaradan sonra 885/1480 tarihinde zabteder. Burada temekkün eden Gedik Ahmed Paşa civardaki kalelerin zabtı içinde hazırlıklar yaparken 886/1481 tarihinde Fatih Sultan Mehmed’in ani vefat haberi ulaşır. Ve yeni padişah II. Bayezid tarafından İstanbul’a geri çağrılır. Gedik Ahmed Paşa yerine emirlerinden Hayreddin Paşa’yı vekaleten bırakarak İstanbul’a avdet eder.
İstanbul’da padişah’ı kardeşi Cem’in üzerine ordu göndermekle meşgul haklde bulan Gedik Ahmed Paşa Cem’in üzerine gönderilir. Cem’in ordusu mağlup olup,şehzade Memlüklülere iltica eder. Gedik Ahmed paşa’yı cezalandırmak isteyen Bayezid askerlerin bastırması ile Gedik Ahmed Paşa’nın hapis ve idamından vazgeçip birinci kubbe vezirliğine tayin eder. Daha sonra Karaman oğlu Kasım Bey’in üzerine ordu ile gönderilen paşa, Kasım Bey’i İçel taraflarına ric’ate mecbur eder. Son olarak Anadolu’ya tekrar giren Şehzade Cem’e karşı sefere memur edilen Gedik Paşa onu da İçel taraflarına kadar takip eder. Cem seferinden sonra 887/1482 tarihinde Sultan Bayezid ile birlikte Edirne’ye gider Buradaki Yeni sarayda büyüğk bir ziyafet tertip edilir. Bu ziyafette vezirlere hil’at giydirilir. Gedik Ahmed Paşa bunun dışında bırakılır. Daha Şehzadeliği devrinde Gedik Ahmed Paşa’ya diş bileyen, husumet gösterip, Cem gâilesinin def’ine kadar bunu açığa çıkarmayan II. Bayezid artık zamanın geldiğine kâil olarak, bu ziyafette paşayı bir işaretiyşle bir dilsize öldürtür. Bu şekilde uzun zaman Osmanlıya askeri ve idari başarılarıyla büyük hizmetler etmiş olan Gedik Ahmed Paşa II. Bayezid’in husumetine kurban gider.


Kaynaklarda bu husumetin, Gedik Ahmed Paşa’nın lafını sakımayan dobra bir kişiliğe sahip olması ve Akkoyunlu Uzun Hasan’la olan Otlukbeli savaşındaki bir hadiseye dayandığı zikredilmektedir. Buna göre savaş sırasında, o dönemde henüz şehzade olan II. Bayezid’in idaresindeki asdkerlerin düzensiz ve intizamsız olmasına sinirlenen Gedik paşa bundan dolayı şehzade Bayezid’i muahaze edip sert bir şekilde azarlar. Bunun üzerine Şehzade Bayezid de, Paşa’yı bu cür’etine pişman edeceğini söyler. Gedik Ahmed Paşa da şehzadeye: “ Birgün tahta çıkarsan sana hizmet inin kılıç kuşanmam der. Ancak II. Bayezid tahta çıktığında Gedik Paşa’ya Otlukbeli Savaşındaki hadiseyi unutmasını ve kılıç kuşanmasını talep eder. Gedik Ahmed Paşa da yeni padişahın hizmetine girer. Cem gailesinin def’ine kadar bekleyen ve bu konuda Paşa’nın askeri dehasını Cem’e karşı süren, II. Bayezid bu gaile bertaraf edildikten sonra, kin ve husumeti sönmediğinden bu pek kahraman, mücahid ve şecaat sahibi olan vezirinin hayatına tamamen haksız yere ve zulmen kıyar. Hatta bu konuda Topkapı Sarayı’nda Sultan II. Bayezid’in şöyle bir Emirnâmesi  mevcuttur: (TSA. No. E/11983)

Gedik Ahmed Paşa

“  قلم اسكندر بتی سڭا واصل اولدغی گبی بله سنكه گدكی دپله د م گركدركه سنده جمڭ اغلنی مجال ویرمیب بوغدره سن كه غایت مهمدر. أمّا بر أحد واقف اولمیه شویله بلاسن و علامت شریف ازره اعتماد قلاسن. تحریراُ فی  أوآخر شهر شوّال سنة سبع و ثمانین و ثمانه مائة. بمقام ادرنه  “
“ Tuğra (II. Bayezîd’e Ait Tuğra)
Kulım İskender biti sana vâsıl oldığı gibi bilesin ki Gedik’i depeledim. Gerekdir ki sen de Cem’in oğlını mecâl virmeyüp boğdırasın ki gâyet mühimdir. Emmâ bir ehad vâkıf olmaya şöyle bilasın ve alâmet-i şerîf üzre i’timâd kılasın. Tahrîren Fi evâhiri Şehri Şevvâl Senetu Seb’a ve Semânîn Ve Semânemiye
Bi-Makâmi Edirne”
İskender Paşa’ya gönderilen ve muhtemelen Sultan II. Bayezid’in elyazısı ile olan bu emirnâme Hicri 887 senesi Şevval ayı sonlarında yazılmış olup, burada Gedik Ahmed Paşa’yı tepelediğini, bu emirnâme ulaştığında İskender Paşa’nın da hiç aman vermeyerek gizlice Şehzade Cem’in oğlunu boğdurtmasını emretmektedir.
Gedik Ahmed Paşa’nın hayratı olarak Afyonkarahisar’da Cami, Medrese ve Hamam’dan oluşan bir külliyesi vardır. Cami ibadete açık olup, hamamı halen faaliyettedir. Medrese ise Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet vermektedir. Bunun dışında Ahmed Gedik Paşa’nın Afyon-Çay kazasında bir Taş medresesi olduğu gibi, memleketi olan Arnavutluk-Vlore’de de bir camii bulunmaktadır.

Müfid Yüksel

Müfid Yüksel (hasipgultas@yahoo.com.tr)

Yorumlar 2

  1. Kola Agimi diyorki:

    “Osmanlı’da yıllarca süren İskender Bey meselesinin izalesinin (hallinin) akabinde…” şeklinde başlayan bir yazının gerisini okumaya gerek görecek bir Arnavut düşünemiyorum.. Bu ancak Arnavut olmayan ve 500 yıl süren Arap/Türkmen/Kürt/Doğu (Osmanlı) istilasına karşı haklı arnavut direnişinin kırılmasından (halledilmesinden) sevinç duyan bir bakışın yazısı olabilir